Anasayfa >> Türk Edebiyatı >> Türk Edebiyatı Romanları >> Puslu Kıtalar Atlası Özet Ve Konusu & İhsan Oktay Anar

puslu-kitalar-atlasi-konusu-ve-ozet

Puslu Kıtalar Atlası Özet Ve Konusu & İhsan Oktay Anar

Puslu kıtalar atlası, kitap en başında masallardaki gibi okuyucuya hitap ederek başlar. Bu da kitabın fantastik ögeler içeren bir kurgu roman olduğuna dair ipucu vermektedir.Puslu Kıtalar Atlası konusu, kitabın kahramanı Uzun İhsan Efendi bir uyku şurubu içmektedir. Bu nedenle uzun uykulara dalmaktadır. Uykuları esnasında gördüğü rüyaları bir atlasa yazmaktadır. Uzun İhsan Efendi eline geçen “Zagon Eserini Öttürme” isimli eseri okur ve gerçekliğin tabiatı konusunda derin düşüncelere dalar. Uzun İhsan Efendi insanları kendi kafasının içinde düşlediğini ve insanların yeryüzünde bu şekilde var olduğunu savunmuş ve oğlu Bünyamin’e bir kitap vermiştir. Bu kitap gelecekte yaşanacak şeyleri içinde barındırmaktadır.

Babası Uzun İhsan Efendi’nin anormal halini fark eden oğlu Bünyamin, babasının uyku şurubundan içer ancak normalden fazla içtiği için öldü sanılır ve gömülür. Ardından Bünyamin mezardan kendi kendisine çıkabilir ve bu başarısı herkes tarafından duyulur. Uzun İhsan Efendi hazırladığı atlası oğlu Bünyamin’e verir ve Bünyamin Osmanlı ordusunda lağımcı asker olarak görev alır. Ardından olaylar gelişir. Roman, yan öykülerin ilerde ana öyküye bağlandığı toplamda 6 öyküden oluşmaktadır.

İçerik Haritası

Puslu Kıtalar Atlası Özet

Uzun İhsan efendinin en büyük isteği ve hayali bir dünya haritası yapmaktır. Fakat bu isteğini yerine getirebilmesi için diğer meslektaşları gibi dünyayı bucak bucak gezmek yerine yattığı yerde rüyalarında ruhuyla gezip görmek istemektedir. Bu amaçla kullanmış olduğu bir şurupla uzun süre uyuya bilmektedir. Bir gün Arap ihsan efendi, yaptığı yolculuktan elde ettiği Frenk diliyle yazılmış bir kitabı tercüme ettirmeye götürmüştü. Tercümen bu kitabı üç gün içerisinde tercüme edebileceğini söylemişti. Üç gün sonra tercüme ettiği kitabı sahibine teslim etmek üzere evine gitmişti. Arap ihsan efendi evde yoktu evde Uzun İhsan efendi vardı. Bu kitabı alır ve okur.

Uzun ihsan efendi kitabı okuduktan sonra düşünmemizin bizi var olduğumuz sonuca ulaştırıp ulaştırmayacağı üzerine düşünmeye başlar. Bu düşünce yüzünden günlerce uykusuz kalır ve bir sonuç bulamaz.

Uzun ihsan efendinin oğlu Bünyamin bir gün babasından habersiz onun uyku şurubunu içer ve uykuya dalar. O kadar çok hareketsiz uyur ki herkes onu öldü sanıp kabre koymaya kalkarlar. Bünyamin üzerine atılan topraklardan sonra bir anda uyanır ve kabirden çıkmayı başarır. Toprak altından sağa salim çıkan Bünyamin namı civarda duyulur.

Vardapet adında biri Bünyamin’in namından dolayı onunla iş yapmak ister. Yakın zamanda çıkacağı seferde yanına yardımcı olarak gelmesini ister. Bu teklif Bünyamini heycanlandırır. Ama Bünyamin babasından izin almadan böyle bir işe kalkışamaz. Babası Bünyamine dünyayı gezme görmesi için onu teşvik eder ve gitmesine izin verir. Uzun ihsan efendi bitirmiş olduğu kıtalar atlasını oğluna verir. Yolculuğunda kullanabileceğini söyler.

Bu yolculukta Bünyamin ve arkadaşları bir Türk çaşıdını (casus) kurtarmaları gerekir. Türk çaşıdı çok değerli bir madeni para taşımaktadır. Görevleri bu parayı teslim almaktı. Bünyamin ve arkadaşları parayı alırlar ve çaşıdı kurtarırlar. Sonrasında iki taraf arasında çıkan şiddetli çatışmada Bünyamin yüzünden yaralanır. Ve yüzü tanınmayacak hale gelir. Tedavi sonrası herkes Bünyamin’i tanımayacaktır. Çünkü yüzü yaralar ve tedavi yüzünden çok değişmiştir. Bu durumdan dolayı herkes Bünyamin’in yanındaki paralarla kaçtığını düşünür. Ve babasına yerine söylemesi için işkence edilir. Babasına yapılan işkenceler sonrası onu dilenciler locasına götürürler. Eve dönen Bünyamin evinin yıkıldığını görmesi ve babasının başına gelenleri öğrenmesi onu çok üzmüştü. Oturduğu yerde kalkamaz hale gelmişti. Babasının ona verdiği atlası açıp rastgele bir cümle okur.

Bünyamin babasını bulmak için dilenciler locasının yolu tutmuştur. Dilenciler locası efendilerin emriyle her gün toplanan paralardan Bünyamindeki değerli madeni parayı aramaktaydılar. Bir gün Loca efendisi Ebrehe yemek yerken boğazına kaçan lokma yüzünden boğulma tehlikesi atlatır tam o sırada Bünyamin yetişir ve kurtarır onu. Ebrehe, Bünyamini malikanesine davet eder. Büyamin davete katılmadan hemen önce babasını bulur ve onunla vakit geçirir. Bünyamin’in babası, herkesin ve her şeyin onun düşünmesiyle var olmasından, istediği her şeyi gerçekleştirip olacakları yönlendirmesinden bahsetmesi sonucu Bünyamin, babasının delirdiğini düşünür.

Uzun ihsan efendi bir kutuya girerek gemi yolculuğuna çıkar ve orada oğlunu bırakır. Görmeyen, duymayan, koku alamayan, bu zavallı görünümlü adam, Her şeyi önceden duyup, görüp, koklayarak önce gemide sonrada tüm Kostantiniye’de Büyük bir nam salacaktır.

Ebrehe Büyamin’in Uzun ihsan efendinin oğlu olduğunu bilmektedir ve paranın Bünyamin’de olduğunu düşünmektedir ama bunu hemen açıklamak istememektedir. Çünkü Bünyamin zaman zaman ebrehe’nin yanına gelerek “sanki başka birisi tarafından ona söyletiliyormuş gibi olan” birşeyler anlatması güç aşığı ebrehe’nin üzerinde aşağılık duygusu etkisi yaratmaktadır.

Ebrehe, Bünyamin’e en büyük sırlarını söyler. Ebrehe’nin hayali “yaratılmamış olanı bulmaktır.” Yani zamanın ve mekanın anlamını yitirdiği boyuta ulaşmaktır. Kehanet aynasının gösterdiği kehanetlerden kurtulmaktır.

Kehanet aynası her yıl düzenli olarak kehanetlerde bulunur. Tam yedi yıl sonra kostantiniyye girecek mesih’in dünyanın sonunu başlatacağını yazan bir aynadır. Ayna üzerinde yazılan kehanetler kum taneleri ile yazılır ayna hareket etse, ters dönse bile bu yazılır dökülmez ve silinmez sadece kendi kendine değişir.

Ebrehe’nin amacı kıyamet alametinden kendini kurtarmaktır. Mesih’in geleceği gün şehrin kapısında bekler ve onu yakalar. Yaka paça alır götür. Ona işkenceler yapmaya başlar. Ve Sözde mesih konuşmaya başlar. Aslında kehanet aynası tam 40 yıl önce frenk diyarında hazırlanmış bir oyundur. Mesih’e benzeyen kişiler bulunup çiftleştirilmiştir. Vakti zamanı geldiğinde başka ülkelere gönderilmek üzere yetiştirilmişlerdir. Ebrehe mesihi konuşturdukça tüm olayı anlamıştır. Ama genede işkenceye devam etmektedir.

İşkence sırasında bir anda etrafı dilencilerden oluşan savaşçılar sarar. Meğerse işkenceci Hınzıryedi imiş. Hınzıryedi adamları Ebrehe’nin tüm gizli adamlarını öldürür. Ebrehe’nin gizli hazinesinde bulunan paraları yağmalarlar. Ebreheyide öldürürler ama öldürmeden önce Bünyaminle son kez görüşürler. Bünyamine derki o değerli madeni parayı ölünce benim boğazıma sok ve benle birlikte oda yok olsun der. Bu sırada mesih oluşan hengamaden faydalanıp kaçmaya çalışır. Çok geçmeden dilenciler yakalarlar ve onuda öldürürler. Ebrehenin tüm gizli mahsenleri yerle bir edilir ve dilenciler locasıda yakılır.

Tüm bu olanlardan sonra bünyamin bir hana gidip yemek yiyip dinlenmek ister. Dinlenmek için yatağına uzandığında babasının ona verdiği atlası okumaya başlar. Atlas da bu yaşananların hepsi yazılmıştır. Babası bu olayların hepsini daha öncesinde rüyalarında görmüş ve kaleme almıştır. Oğluna onu okuması için vermişti ama aslında hayatta kalması için verdiği anlaşılıyor. Bünyamin tüm geleceği o kitapta yazılı idi.

Puslu Kıtalar Atlası Yorum

Puslu kıtalar atlası özet olarak Türk Edebiyatı’nda önemli bir yer kaplamaktadır. Sadece tarihi bir roman olmamakla birlikte içerisinde tıp ve felsefe gibi bilimlere ait ögelere de yer verilmiştir. Aynı zamanda içerisine kara mizah ögeleri de serpiştirilmiştir. Romanda sık sık Osmanlıca ifadelere yer verilmiştir. Ancak farklı dönemlerde konuşulan farklı lisanlara da yer verilmiştir. Bu durum romanın bir kurmaca metinden oluştuğuna dair okuyucuya ipucu verir. Ayrıca roman içerisinde herkesçe bilinen tarihi olayların tarihleri farklılaştırılmıştır yine bu durum da romanın kurgu roman olduğunu göstermektedir.

Kitapta yer alan olay örgüsünde zaman kavramı belirsizdir. Kitapta okuyucular Eski İstanbul’a dair görsel betimlemelerle sık sık karşılaşmaktadır. Osmanlı Dönemi̇’ndeki insanların günlük yaşantılarına dair detaylara da yer verilmiştir.

Puslu Kıtalar Atlası , alışılmadık, farklı ve sıra dışı bir teknikle kaleme alınmıştır. Bu açından “Edebiyatın Yeni Soluğu” olarak adlandırılmıştır. 20’den fazla dile çevrilmiştir ve Kültür Bakanlığı tarafından tanıtılmıştır.

Puslu kıtalar atlası eseri İhsan oktay anar tarafından 18.yyıl osmanlı dönemi konu alan bir kitaptır. Kitap kurgu türünde yazılmış bir romandır. Bu eser okuycularına aynı zamanda hayatta ne olursa olsun asla hayallerinden vazgeçmemeyi anlatmaktadır.

Puslu Kıtalar Atlası Kimin Eseri ?

Puslu Kıtalar Atlası isimli kitap yazar İhsan Oktay ANAR tarafından kaleme alınmıştır.

Puslu Kıtalar Atlası Kaç Sayfa?

Kitap, toplamda 238 sayfadan oluşmaktadır.

Puslu Kıtalar Atlası Hangi Türde Bir Romandır ?

Kitap, kurgu roman türündedir. Yer yer tarihi ögeler içermektedir.

Puslu Kıtalar Atlası Hangi Dönemi Anlatıyor?

Kitapta yer alan olaylar 18. yüzyıl Osmanlı Dönemi’nde İstanbul’da geçmektedir.

Puslu Kıtalar Atlası Kitabının Ana Fikri Nedir?

Bedeli her ne olursa olsun insan hayatı boyunca her zaman inandığı ve kıymetli gördüğü yolda ilerlemeli ve kendisine ait hedefleri gerçekleştirmeye çalışmalıdır.

 

Ana yasanın 5846 sayılı kanunun 25. maddesinin ek 4 maddesine göre yetkili kişiler bizden yayınlanmış olan eserin hakkındaki yazıyı kaldırmamızı isteyebilirsiniz. Bu işlem içinde bize 3 gün vermek zorundasınız. 3 gün içerisinde kaldırmazsak bizi dava edebilirsiniz. Bize bildirim yapılmadan yapılan suçlamaların karşılığında bizde size maddi ve manevi tazminat davası açacağımızdan şüpheniz olmasın...Bizlere iletişim sayfasındaki bilgilerden ulaşabilirsiniz.

Kitaba Yapılan Yorumlar