Albert Camus Yabancı Yorum Ve İnceleme
Ünlü yazar Albert Camus'un eseri olan Yabancı adlı eseri hakkında yorum ve incelemeri okumak istiyorsanız doğru yerdesiniz. Kitap hakkında olumlu ve olumsuz eleştirileri aşağıda okuyabilirsiniz. Albert Camus Yabancı özeti ve konusu hakkında bilgi sahibi olmak isterseniz lütfen diğer sayfamızı ziyaret ediniz.
Albert Camus Yabancı İnceleme
Albert Camus tarafından 1942’de yayımlanan Yabancı adlı eseri, tiyatro yazarı ve düşünür olarak İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yalnız Fransa’da değil tüm dünyada kuşağının sözcüsü ve yol göstericisi olarak kabul edilen Albert Camus’nün, ilk ve en çok ses getiren yapıtıdır. Kitapta içeriğinde, kahramanımızın işlediği bir suçtan çok, içinde beslediği gerçek duygularını dile getirdiği ve toplumun istediği kalıba girmeyi reddettiği için dışlanan bir “yabancı” karakteriyle, 20. yüzyıl insanının toplum içinde düştüğü yabancılaşmayı anlatır. Bir türlü ele geçirilemeyen “anlam”ın sürekli aranışını, bireyin toplumdan ve dış dünyadan kopuşunu, topluma yabancı duran kahramanın çevresiyle ve toplumla arasındaki çatışmayı anlatan bir kitaptır. Kitap konusu büyüleyici gücünü arka plandaki derin ve suskun acıdan alır. Camus, genç kahramanı Meursault’nun dış dünyayla arasına koyduğu mesafeyi, kendine ve topluma yabancılaşmasını, annesinin ölümü dahil her şeye nesnel bir biçimde yaklaşmasını büyük bir ustalıkla dile getirir. Bu kitap türünü sevenlerin mutlaka okuması ve kütüphanelerinde bulundurması gereken bir kitap.
Albert Camus Yabancı Yorum
- Hayatımıza girip çıkan insanlar çıkarlarımız için yanımızdayken o neden ağlayacak ya da öldürmeyecekti? Kitabın içeriğinde ve her sayfasında kırık camlardan yazar Camus yansıyordu. Yazarın duygularını, onun ağlayamayışı ya da onun sigarasının kokusu vardı. Bugün annem öldü belki de yarın ben.. Bilmiyorum ama önemli de değil, der gibiydi.
- Kitap içeriğindeki baş karakter, kimisi için ürkütücü bir karakter olsa Meursault yaşadığımız hayatın ta kendisiydi. Kendisi en sevdiğim kitap karakterlerindendir. Yaşadığımız hayata yabancı kalmamızın en güzel temsilidir. İnceleme yazınızı çok ama çok beğendim. Harika noktalara değinmişsiniz… Süper bir kitap bence.
- Yıllar önce, bu kitap üzerine yazılan bir yazıyıda okumuştum. Kitabın orjinalinde nasıl bilmiyorum ama o ilk cümle "anne öldü" olsa kitabın ruhuna daha yakışır olacak gibi. "Annem öldü" denirse burada bir varolussal ilişki kurulmuş olunur. "anne öldü" denirse tamamıyla bir yabancilasmadan söz edilir. Hep anne olarak bilinen bir şey, ama bağ yok. Bağ olmayınca his de yok. His olmayıncada duygu yok. Duygu yoksa insanda yok.
- Kitap içeriği anlatımı çok sade betimleme neredeyse hiç yok. Kitap umursamazlığı dibine kadar yaşattı bana. Beğendim kitabı. Bitirdikten sonra kitap hakkında yorumların bir kısmını okudum, yeni kitap okumaya başlayan ya da bu tür klasiklere ve akımlara dair pek fikri olmayan arkadaşlar yorumlamışlar kendilerince. Kitabın tamamını sonuna kadar anlatan bile var, yorum okumamak en güzeli gerçekten. Kitap psikolojik türden bir kişinin yaşadığı iç dünyasını anlatan bir kitap. Kahramanımız bakış açısı ile yazılmış. Kahramanımız toplumda farklı görülen, olaylara herkesle aynı tepkiler vermeyen biri. Onunla aynı düşünmeseniz de farklı kafa yapısındaki birini anlayabileceğiniz, iç dünyasıyla tanışabileceğiniz zevkli bir roman. Kitabın adı bile "Yabancı", absürtizmin romanla ilk tanıştığı kitap bu ve kendisinden sonra Nihilizme ve Marksizme etkileri olan bir yapıt. Kahramanın hayata bakış açısı, hayatı anlamsız gördüğü yerler ve haz duyduğu yerleri, metaforları okuyucunun görmemesine üzüldüm. "Bir insanı anlamak için onunla aynı düşünmek gerekmez" :)
- Kimlik ve yabancılaşma konuları başta olmak üzere pek çok önemli konuyu uç bir kurgu ve karakterle bizlere sunan bu sarsıcı eserle ilgili son olarak şu düşüncemi paylaşmak istiyorum. Yazar Camus, özellikle din ve toplumsal değerler konusunda birtakım aksaklığı gözler önüne sermekle birlikte bu konuları yalnızca tutucu kesim üzerinden işleyerek anripatikleştirmiştir. Okur olarak bizlerin tek taraflı bakış açısıyla bu ve benzeri konular hakkında genel bir algı geliştirmemizin, kendi adımıza bir eksiklik doğuracağı inancındayım.
- Yazar kitapta; Yaşadığımız toplumsal değerlerin bireyi baskılaması, tutumların çevre tahakkümüyle şekillenmesi, suç ve ceza kavramlarının belirleyicileri gibi bazı önemli konuları sade bir dil ve sıradışı bir başkahramanla bize anlatmıştır. Kitaptaki dil, vuruculuk dille değil, karakter ve önermelerle sağlanmış. Bu sebeple kitap rahat okunmakla birlikte derin sorgulamaları da beraberinde getirmektedir. Kitabı okurken bir kere daha fark ediyoruz ki İnsanı 'Lanet olası federaller!' diye isyana sürükleyen, adeta kendine hayat sigortamız rolünü biçen, başlı başına kurumsallaşmış bir lobiden bahsetmek mümkün. Adı da el-alem! Ve ya komşular ne der?