Anasayfa >> Dünya Edebiyatı >> Dünya Edebiyatı Romanları >> On Küçük Zenci Kitabı Konusu Ve Özet & Agatha Christie

-on-kisiydiler-konusu-ve-ozeti

On Küçük Zenci Kitabı Konusu Ve Özet

On küçük zenci konusu, on kişinin hayatında yaptığı bazı hataların sonucunda başka insanların hayatlarının sonlanmasına sebep oldukları sürükleyici bir romandır. On kişinin yaptığı hatalar ve çeşitli aksiyonlar sonucunda oluşan etkileşim ve başka kişilerin hayatlarını anlatmaktadır. Dünya klasikleri arasında yer almaktadır.

İçerik Haritası

On Küçük Zenci Özet

Kitapta geçen öykü 1938 yılında geçmektedir. Birbirlerini hiç tanımayan 10 kişiye, etraflarındaki arkadaşlarından, meslektaşlarından tatillerini zenci adasında yapmaları için yazılı davet gelir. Bu on kişi adaya gitmek üzere davetteki adrese gelirler. Limanda bunları bir gemi karşılar. Bu 10 kişi zenci adasına doğru yol alırlar.

Misafirler zenci adasına geldiklerinde, onları malikanenin hizmetkarları karşılar. Herkes kendisine ayrılmış olan odasına gider. Odalarına vardıklarında duvarda asılı olan bir yazı dikkatlerini çeker. Bu yazıda sanki bir şarkıya benzer bir kafiye vardır.

Bu yazı şu şekilde başlar ”On küçük zenci yemek yemeğe gittiler. İçlerinden biri boğuldu ve geriye dokuzu kaldı. Dokuz küçük zenci geç saatlere kadar uyanık kaldı. İçlerinden biri uykudan uyanmayı unuttu ve geriye sekizi kaldı.....”. Şeklinde devam eder.

Akşam saat sekizde yemek salonuna yemek için misafirler indi. Masa üzerinde on tane küçük zenci heykeli dikkatlerini çekmişti. Tam bu sırada küçük masa üzerinde duran gramafon dan bir insan sesi duyulur. Bu ses on kişinin geçmişteki sebep oldukları ölümleri anlatır.

Gramafondaki ses şunları anlatmaktadır;

  • Doktor Edward Georges Armstrong, 14 Mart 1925’te Louise Mary Gless’in ölümüne sebep oldunuz.
  • General John Gordon Mac Arthur, 04 Ocak 1917 günü, karınızın sevgilisi Arthur Richomd’u soğukkanlılıkla ölüme yolladınız.
  • William Henry Blore, 10 Ekim 1928 günü James Stefen Landor’un ölümüne sebep oldunuz.
  • Thomas Rogers ve Mary Rogers siz, 6 Mayıs 1929’da Jennifer Brady’i ölüme terk ettiniz.
  • Teğmen Philip Lombard,siz Doğu Afrika’da bir kabileden yirmi bir kişiyi ölüme sürüklediniz.
  • Vera Elisabeth Claythorne, 11 Ağustos 1932’de siz Cyril Oglive Hamilton’u öldürdünüz.
  • Anthony James Marston, geçen yıl 14 Kasım’da (1937) siz John ve Lucy Combes’u öldürdünüz.
  • Emily Caroline Brent, 5 Kasım 1931’de siz Beatrice Taylor’un ölümünden sorumlu tutuldunuz.
  • Yargıç Lawrence Wargrave, 10 Haziran 1930 günü, Edwaed Seton’u ölüme sürüklediniz.

Bu sözlerin ardından on kişiye kendilerini savunacak sözlerinin olup olmadığını sorar.

Yemek odasındaki bu on kişi geçmişteki sebep oldukları ölümler hakkında kendilerince mazeretleri vardır. Geçmişteki hatalarını kimse kabul etmemektedir. Herkes kendisinin suçsuz olduğunu düşünmektedir. On kişi yemek masasında birbiri ile tartışmaktadır. Malikane hizmetçisi Mary bu suçlamalar yüzünden birden fenalaşır. Onu odasına götürürler. Tam o sırada Tony Martson içkisinden bir yudum alır ve yere yığılır. Tony’e baktıklarında hemen orada öldüğünü görürler. Nasıl olduğunu anlamaya çalışırlar ve bardağa baktıklarında dibinde zehir olduğunu görürler. Akıllarına duvardaki yazılı olan ilk mısra gelir. ”On küçük zenci yemek yemeğe gittiler. İçlerinden biri boğuldu ve geriye dokuzu kaldı.”

Odadaki herkes içlerinden birinin öldürülmesi hepsini yeteri kadar korkutmuş ve germişti. Yemek masasına baktıklarında on heykelden dokuz tane kaldığını görürler. Bir anda gözler hizmetkarlara döner ve bu malikanenin kim olduğunu sorgulanır. Hizmetkarlar buraya ajans tarafından gönderildiklerini söylerler. Ve kendilerine gönderilen işe alınma mektubunu çıkartıp gösterirler. Mektuba dikkatli baktıklarında imza yerine A.N.O.Nyme yazılı olduğunu görürler yani Anonim imzalıdır. Her şeyin aslında planlı bir oyun olduğunu anlarlar. Ve herkes daha da gerginleşir.

Tüm herkes bir anda geçmişte sebep oldukları olayları hatırlar ve kendi muhasebesini yapar.

  • Doktor Edward Georges Armstrong, çok fazla hatırlamadığı bir ameliyat sırasında Louise Mary Gless adlı bir hastanın kurtarılamadığını anlatır. İşin gerçek yüzü ise Doktor, alkollü olmasına rağmen ameliyata girmiş ve hastanın ölmesine neden olmuştur.
  • General John Gordon Mac Arthur, 04 Ocak 1917 günü Arthur Richomd’un savaş sırasında öldüğünü bundan doğal ne olabileceğini, karısına da iftira atıldığını söyler. Oysaki karısının sevgilisi Arthur Richomd’u soğukkanlılıkla isteyerek asla sağ çıkamayacağı savaşta ölüme yolladığını içten içe bilir.
  • William Henry Blore, rütbeli bir polis olduğu sıralarda bir banka soygunu olduğunu ve bir bekçinin öldürüldüğünü, tanıklığıyla James Stefen Landor’un mahkum olup, hapishanede öldüğünü ve kendisinin adamın ölümüyle hiçbir alakasının olmadığını, hiç de pişmanlık duymadığını anlatır.
  • Thomas Rogers ve Mary Rogers, hizmetinde çalıştıkları yaşlı Bayan Brady’nin fırtınalı bir gecede (6 Mayıs 1929) hastalandığını, telefonun kesilmiş olduğu için yürüyerek doktor çağırmaya gittiklerini ancak doktorla geldiklerinde artık çok geç olduğunu ve yaşlı kadını kaybettiklerini anlatırlar. İşin gerçeği ise Thomas Rogers ve Mary Rogers hastalanan yaşlı kadını ölüme terkedip yüklü mirasına konmuş olmalarıdır.
  • Teğmen Philip Lombard, Doğu Afrika’da bir kabileyle çalılıklar arasında kaybolduğunu, onlara (yirmi bir kişi) hiçbir şey bırakmadan bütün yiyecekleri yanına alıp onları orada terk ettiğini, şerefli birşey olmadığını fakat bu insanlar için ölmenin kolay kabul edildiğini ve onları ölüme terk ettiğini itiraf eder.
  • Vera Elisabeth Claythorne, Cyril Oglive Hamilton’un bakıcısı olduğunu ve ele avuca sığmayan çocuğun deniz kenarında oyun oynarken gözetiminden çıkarak 11 Ağustos 1932’de denizde boğulduğunu anlatır. Bu olayda kendisinin bir kabahati olmadığını söyler. Işin aslı ise Vera çocuğun üvey ağabeyine aşıktır. Üvey ağabeye miras kalamadığı için evlenememektedirler. Vera çocuğun ölümüne ortam hazırlamış ve mirasın onlara kalarak mutlu yaşayacaklarını düşünmüştür. Oysaki sevdiği adam çocuk boğulduktan sonra onu terketmiştir.
  • Anthony James Marston, 14 Kasım 1937 tarihinde Cabridge yakınlarında John ve Lucy Combes adlı iki çocuğu aşırı sürat yaptığı için arabasıyla ezip öldürdüğünü hatırlar ve kabahatin kendisinde olmadığını, arabaların hızlı gitmek için yapıldığını anlatır.
  • Emily Caroline Brent, yanında çalışan Beatrice Taylor’un hamile kaldığını öğrendiğinde kızı işten çıkarmış ve umutsuzluğa kapılan hizmetçinin kendini nehre atıp intihar ettiğini, onu öldürenin kendi günahı olduğunu, kızın ölümünden kendisinin sorumlu tutulamayacağını Vera Elisabeth Claythorne’e anlatır.
  • Yargıç Lawrence Wargrave, yargıç olduğu dönemde aşağılık bir katile ölüm cezası verilmesi için jüriyi ikna ettiğini ve 10 Haziran 1930 günü, Edwaed Seton’u idam ettirdiğini itiraf eder, bu kararından da asla pişman olmadığını adaletin yerini bulduğunu söyler.

Gece geç saatlere kadar uyuyamayan konuklar ertesi gün sabah erzak getirecek olan tekne ile bu adadan gitmeyi planlarlar. Herkes odasına çekilir ve yatmadan kapılarını kitlerler. Her biri sabaha kadar kabuslar görür. Ve içlerini ölüm korkusu sarmıştır. İçten içe vicdan azabı çekmeye başlamışlardı.

Tüm herkesin yatmasından birkaç saat sonra Bay Rogers, Doktor Armstrong’un kapısına gider ve karısını uyandıramadığını söyler. Doktor hizmetçi kadını kontrol ettiğinde öldüğünü anlar. Ve akıllara yazıdaki 2’inci mısra gelir. “Dokuz küçük zenci gece geç saatlere kadar uyanık kaldı. İçlerinden biri uykudan uyanmayı unuttu ve geriye sekizi kaldı.” Doktor cesedi biraz incelediğinde zehirlenerek öldüğünü söyler. Herkes artık birbirinden şüphe etmeye başlamıştır. Bu kadar insanı kim bu kadar iyi tanıyordu. Masada artık heykel sekiz tane kalmıştı.

Güneşin yüzünü göstermesiyle herkes sahille gitmişti ve erzak için kayığın gelmesini beklemektedirler. Ama kayık hiç gelmez. Umutları tükenen konuklar malikaneye dönerler ve yemek servisinin yapılmasını beklerler. Tam bu sırada General Mac Arthur’un ortalarda görünmediğini fark ederler. Ve onu aramaya başlarlar. Az iler de onun cesedini bulurlar. Ve akıllarına yazıdaki 3’üncü mısra gelir. “Sekiz küçük zenci Devon’da gezintiye çıktılar. içlerinden biri oradan ayrılmadı ve geriye yedisi kaldı.” artık masada yedi heykel kalmıştı.

Tüm konuklar artık akıllıca düşünmemektedir. Herkes birbirinden şüphe etmektedir. Akşam olmuştu ve dışarıda fırtına başlamıştı. Konuklardan Rogers’in nerede olduğunu birbirlerine sormaya başladılar. Rogers’in kanlar içindeki bedeniyle karşılaşırlar. Mutfak kilerinde oturmuş ve kafasından kanlar akmaktadır. Kafasının tam ortasında balta saplanmıştı. Ve akıllara 4’üncü mısra gelir .”Yedi küçük zenci ormana odun kırmaya gittiler. İçlerinden biri kendisini ortadan ikiye biçti. Ve geriye altısı kaldı.” masadaki heykeller artık 6 tane kalmıştı.

Malikaneye dönüp yemek odasındaki masa etrafında toplanmışlardı ve konuklardan biri olan Emily sandalyede oturur vaziyette durmaktadır. Seslendiklerinde cevap vermiyordu ve yanına gelip dürtüklerinde ölmüş olduğunu anladılar. Ve tam önünde masada ölmüş bir yaban arısı vardı. Kadının boynundan iğne vurularak öldürüldüğünü anlarlar. Ve doktor hemen çantasını kontrol eder. Çantasındaki şırınga yerinde yoktur. Birisi bu şırınga ile kadını öldürmüştü. Ve akıllara 5’inci mısra gelir. “Altı küçük zenci arı kovanıyla oynadılar. İçlerinden birini yaban arısı soktu ve geriye beşi kaldı.” Heykel sayısı da beşe indi.

Olayın şokunu atlattıklarında Vera’nın migreni olduğu için odasına gidip uymak ister ve odasına gider. Odasına gittiğinde duvarlar yosuna kaplanmıştı ve Yargıç başına bir yün perdeden pelerin giydirilmiş bir şekilde ölü bulunur. Altıncı mısra akıllara gelir. “Beş küçük zenci hukuk tahsili yaptılar. İçlerinden biri avukat oldu ve geriye dördü kaldı. ”

Diğer bir konuk olan Armstrong görünürlerde yoktur. Geriye kalan kalan üç kişi onu bulmak için aramaya başlarlar. Herkes çok tedirgin ve korkuyordur. Malikane içine kimse girmek istemez. Fakat içlerinden biri, açlığa dayanamaz ve içeri girer. İçeri girer girmez bir ses duyulur ve peşinden koşup bakarlar. Kafasına Ayı heykeli vurularak öldürülmüştür. Akıllarına yedinci mısra gelir.”Üç küçük zenci hayvanat bahçesine gittiler. İçlerinden birini ayı ezdi geriye ikisi kaldı.”

Artık konuklar iki kişi kalmıştı ve hala kaybolan arkadaşlarını bulamamışlardı. Tam o sırada teğmen bir anda kıyıya vuran bir cisim farkeder ve yanına doğru giderler. Bu aradıkları Armstrong’un cesedidir. Vera bütün olanlar karşısında adeta çıldırmıştır. Ve teğmenin belindeki silahı bir anda kapar ve teğmeni öldürür. Son mısra akıllara gelir “İki küçük zenci güneş altında oturdular. İçlerinden biri güneşte kavruldu, geriye biri kaldı.”

Vera psikolojik olarak çökmüş durumdadır. Ne yapacağını bilemez bir durumda malikaneye girer ve masanın üzerindeki tüm heykelleri yere atıp kırar. Aklı başında değildir. Geçmişteki hatasını hatırlar ve küçük çocuğun boğulması için yaptıkları gelir aklına. Elinde silahla odasına gider. Ve odasında tavana bağlanmış bir ip vardır. Vera bir anda ne yaptığını bilmez bir vaziyette ipe ulaşır ve boynuna geçirir. Ve kendini asar.

Çok sürükleyici bir romandır. Polisiye severler mutlaka okumalıdır. Kitapta tüm konuklar ölmüştür. Acaba katil ya da katiller kimdi.....?a

On Küçük Zenci Kitabı Yorum

On küçük zencinin kitabı yorum, herkes tarafından okunması gereken bir klasiktir. Eğer polisiye ve gizem romanlarından hoşlanıyorsanız bu kitap tam size göredir. Keyifli ve sürükleyici olan kitap sonradan isim değiştirmiştir. Agatha Christie’nin ölümünden sonra ismi değişmiştir. Adı on kişiydiler olmuştur.

On Küçük Zenci Kitap Konusu Bakımından Türü Nedir.

On Küçük zenci kitabı dünyaca ünlü Agatha Christie adlı yazar tarafından yazılmış klasik eserlerden biridir. Konu olarak Agatha Christie genellikle polisiye tarzını kullanan yazarlardan biridir. Bu eserinde de polisiye türü olarak yer vermektedir. Bu tarzı seven milyonlarca kişi romanı sıkı takip ederek okumuşlardır.

On Kişiydiler Ve On Küçük Zenci Aynı Mı

Bir çok kitap sever tarafından merak edilen konulardan biride on kişiydiler ve on küçük zenci aynı eser mıdır? Sorusudur. On küçük zenci adlı eser “zenci” kelimesinden dolayı bazı kesimlerde tepki görmüştür. Özellikle siyahilerin ve ırkçılığın olduğu Amerika ve Fransa gibi ülkelerde farklı algılandığı olmuştur. Bu nedenle Agatha Christie’nin eserinin adı değiştirilmiştir. Özellikle Fransa bu konuda öncü olmaktadır. Ayrıca Agatha Christie’nin torunu da bu konuda ön ayak olarak isim değişikliğini önermiştir. Dolayısı ile iki kitap aynıdır. İlk ismi on küçük zenci iken şuan on kişiydiler adına dönmüştür.

10 Küçük Zenci Kitap Kaç Sayfa

10 küçük zenci kitabı sayfa sayısı olarak fazla kalın bir polisiye roman değildir. Ülkemizde ilk olarak 1994 senesinde çıkmıştır. Bu basımda 200 sayfaya yakın bir kalınlıkta bulunur. Fakat başka yayın evleri tarafından ortaya çıkan bazı çeşitleri 250 sayfaya kadar çıkabilmektedir. Genel olarak sayfa sayısı ile ilgili 200 250 sayfa aralığında demek mantıklı olacaktır.

On Küçük Zenci Kitabı Yazarı Kimdir

On küçük zenci romanı dünya ünlü klasik eserlerden biridir. Bu tarz yazı ve romanları ünlü yazar Agatha Christie daha çok piyasaya çıkarmaktadır. Her eseri gündem olan yazar on küçük zenci kitabının yazarı durumundadır. Polisiye ve gizem severlere bir çok kitabıyla eşlik eden Agatha, sayılı yazarlar arasına girmeyi başarmaktadır. Farklı ve efektif tarzı ile dünya genelinde ilgi çekmeye devam etmektedir.

Ana yasanın 5846 sayılı kanunun 25. maddesinin ek 4 maddesine göre yetkili kişiler bizden yayınlanmış olan eserin hakkındaki yazıyı kaldırmamızı isteyebilirsiniz. Bu işlem içinde bize 3 gün vermek zorundasınız. 3 gün içerisinde kaldırmazsak bizi dava edebilirsiniz. Bize bildirim yapılmadan yapılan suçlamaların karşılığında bizde size maddi ve manevi tazminat davası açacağımızdan şüpheniz olmasın...Bizlere iletişim sayfasındaki bilgilerden ulaşabilirsiniz.

Kitaba Yapılan Yorumlar